İdeolojik hegemonyayı, bir siyasal veya toplumsal kesimin toplumun diğer kesimlerine zor araçları kullanmaksınız veya bunların yanı sıra kullanarak bir düşünceyi benimsetmesi anlamında kullanıyorum. Örneğin kapitalistlerin ve liberallerin “İnsan doğası bencildir ve insanlar kar veya çıkar güdümü olmaksızın yeterli çalışmazlar” önermesi günümüz dünyasında ideolojik hegemonya sağlamıştır. Gene aynı örnekten gidersek böyle bir ideolojik hegemonya altında bulunmamızın da önemli etkisiyle kamu kurumlarının özelleştirilmelerine karşı yapılan siyasi mücadeleler yeterli etkiyi sağlayamamaktadır.
Bu yazımda Türkiye'de 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi siyasi şiddet ortamınının anlatımını sağ-sol çatışması kavramına hapseden ve bu konuda ciddi anlamda hegemonya sağlayan söylemin eleştirisini yapmaya çalışacağım.
12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi siyasi şiddet ortamının sağ-sol çatışması sözleriyle özetlenen söylemi pek çok bakımdan sorunludur. Bu söylem devletin ve ABD emperyalizminin, toplumsal örf ve geleneklerin ve de tarihsel sürecin rolünü göz ardı etmektedir. Diğer yandan ideolojileri dışlayıcı bir kisveye bürünmesiyle apolitizasyona katkısı olmuş böylece insanların ilgi alanı toplumdan bireyin kendisine doğru kaydırılmıştır.